Günlük yaşantınızda siz fark etmeseniz de kalbiniz kontrollü ve ritmik şekilde atmaya devam eder. Bu sayede vücudunuzun çeşitli bölgelerine kan pompalanarak beyin, akciğer, böbrek gibi hayati organlarınıza besin ve oksijen taşınır. Fakat bazı durumlarda kalp ritminizde çeşitli sebeplerden ötürü düzensizlikler yaşanabilir. Bu tarz durumlar sıkça yaşanmaya başladığında kalp ritim bozuklukları baş gösterebilir. Peki; kalp ritim bozukluğu nedir, belirtileri nelerdir?
Kalp Ritim Bozukluğu (Kardiyak Aritmi) Nedir?
Kalp vücutla iletişime geçmek için elektrik sinyallerini kullanır. Bu sinyaller kalp kası aktivitesini koordine ederek kalbin periyodik şekilde kasılmasını sağlar. Ancak elektrik sinyallerinin düzgün çalışmaması kalp ritim bozukluğuna yol açabilir. Bozuk kalp ritmi bir diğer adıyla aritmi kalp atışının hızında veya ritminde meydana gelen bir sorundur. Kalbin düzensiz, normalden daha hızlı ya da daha yavaş bir ritimde atması aritmi olarak değerlendirilir.
Kalp Ritim Bozukluklarının Çeşitleri Nelerdir?
Kalp aritmileri kalbin üst odacıklarında (atriyumlarda) veya alt odacıklarında (ventriküllerde) oluşabilir. Ritim bozukluğu çeşitleri genellikle kalbin atış hızına ya da aritminin kalpteki yerine göre kategorize edilir.
Ritim bozukluğu çeşitlerinin neredeyse hepsi kalbin normalden farklı bir şekilde atmasına yol açabilir. Günümüzde en sık rastlanan aritmi çeşitlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Taşikardi,
- Bradikardi,
- Uzun QT Sendromu,
- Erken kasılma.
Taşikardi
“Taşikardi nedir?” sorusu kalp ritim bozukluklarıyla ilgili en merak edilen sorulardan biridir. Taşikardi, dinlenme kalp atış hızınızın dakikada 100 atımdan hızlı olması durumudur. Kalbin olması gerekenden daha hızlı attığını gösteren bu durum vücuda kan pompalayan ventriküllerin yeteri kadar kanla dolmasının önüne geçer. Hâliyle taşikardi, kalbinizin kanı pompalamasını da olumsuz açıdan etkileyebilir.
Taşikardi kalbin daha hızlı atma nedenine ve bu durumdan sorumlu kısma göre farklı çeşitlere ayrılır. Taşikardi çeşitlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Atriyal Fibrilasyon: Kalbin dakikada 400 atıştan fazla atmasına neden olan taşikardi türüdür. Dünyada en sık görülen taşikardi türü olan atriyal fibrilasyonda üst odacıklar tam olarak kasılamaz. Bu nedenle alt ve üst odacıklar arasında uyumsuzluk yaşanır. Bu durumda alt odacıklar tam olarak kanla dolamadığı için vücudunuza yeterince kan pompalanamaz.
- Atriyal Flutter: Birçok yönden atriyal fibrilasyona benzese de atriyal flutterda kişinin kalp atışları daha düzenlidir. Kalbin üst odacıklarının dakikada 250 ila 350 kez atmasına neden olan atriyal çarpıntıda da alt ve üst odacıklar birbirinden farklı hızda atar. Toplum genelinde seyrek görülen bu rahatsızlık genellikle kalp hastalığı olan kişilerde ortaya çıkar.
- Ventriküler Fibrilasyon: Elektrik sinyallerinin, ventriküllerin normal şekilde kan pompalaması yerine titremesine neden olmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Bu tanıyı almış çoğu kişide altta yatan bir kalp hastalığı söz konusudur. Düzenli kalp ritmi birkaç dakika içinde yakalanmazsa kan vücuda düzenli olarak pompalanamayacağı için hayati risk oluşabilir.
- Ventriküler Taşikardi: Vücuda kan pompalayan alt odacıkların hızlı ve düzensiz atması durumudur. Çoğu zaman saniyelik bir durum olduğundan sağlıklı bireylerde ciddi sorunlara sebep olmayabilir. Birkaç saniyeden uzun sürdüğü durumda özellikle kalp hastalığı olanlar için tıbbi müdahale gerektirebilir.
Bradikardi
Kalbin dinlenme atışının normalden daha az (dakikada 60 atımdan az) olduğu duruma bradikardi denir. Ancak düşük dinlenme kalp atış hızı her zaman kişide bradikardi olduğu anlamına gelmeyebilir. Örneğin fiziksel açıdan daha fit kişilerde kalp atış hızı normalden az olduğunda da kalp vücuda yeterince kan pompalayabilir. Eğer kalp az atımdan dolayı vücuda yeterince kan pompalayamıyorsa bradikardiden söz etmek mümkündür.
Bradikardi türlerine örnek olarak şunları verebiliriz:
- Hasta Sinüs Sendromu: Sinüs nodu sağ kulakçığın üst kısmında bulunan ve kalbin ritmini belirleyen hücreler topluluğudur. Bir kalp atımı, kalbin doğal pili olarak bilinen bu bölgenin elektriksel bir uyarı çıkarmasıyla başlar. Hasta sinüs sendromuysa sinüs nodunun yavaşladığı, bozulduğu veya kalp atış sinyallerinin sekteye uğradığı durumdur. Bu durum genellikle yaşlılarda daha sık görülse de her yaş grubunu etkileyebilir.
- Kalp Bloğu: Kalbe iletilen elektrik sinyallerinin engellerle karşılaşması ve elektrik akımının bloke olması durumudur. Bu durum çoğu zaman kalp atımlarını sağlayan sinyallerin yavaşlamasına veya durmasına sebep olabilir.
Uzun QT Sendromu
İletim bozukluğu olarak da değerlendirilen uzun QT sendromu kalp atışlarınızı kontrol eden elektrik sisteminde ortaya çıkan bir problemdir. Bu sendrom kalbin elektriksel aktivitesini algılayan ve raporlayan EKG yöntemiyle teşhis edilebilir. EKG çekiminde zikzak örüntülerle ifade edilen her kalp atışı, beş ayrı elektrik dalgası olarak gösterilir. Bu elektrik dalgaları P, Q, R, S ve T olarak isimlendirilir.
Q ve T dalgaları arasındaki bağıntı QT aralığıdır ve kalbin alt odacıklarındaki elektriksel aktiviteyi işaret eder. Normalde Q ve T dalgaları arasındaki zaman her kalp atışı döngüsünün yaklaşık üçte birine tekabül eder. Uzun QT sendromunda bu süre daha uzun olabilir. Kişide ani bayılma ve nöbetlere yol açabilen uzun QT sendromu nadir olarak görülür ve sıklıkla kalıtsaldır.
Erken Kasılma
Erken kalp atışları, atma sinyalinin çok erken geldiği durumlarda meydana gelir. Kalbiniz normal ritminde atarken fazladan bir atış yaratabilir. Ekstra atışlar kalbin üst odacığından geliyorsa prematür atriyal kompleks, alt odacığından geliyorsa prematür ventriküler kompleks olarak adlandırılır.
Erken kasılma anında kalbinizin bir atışı atladığı hissine kapılabilirsiniz. Bu ekstra atışlar genellikle zararsızdır ve tedavi gerektirmez. Ancak ilerleyen durumlarda özellikle kalp hastalığı olan kişilerde kalp ritim bozukluğunun ilerlemesine yol açabilir ve uzun süreli bir aritmiyi tetikleyebilir.
Kalp Ritim Bozuklukları Belirtileri Nelerdir?
Kalp ritim bozukluğu çoğu zaman kişide bariz bir bulguya sebep olmayabilir. Bununla birlikte en sık karşılaşılan aritmi belirtileri taşikardi belirtileriyle örtüşür.
Sıkça görülen kalp ritim bozuklukları belirtilerinden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
- Göğüste sıkışma veya ağrı,
- Kalp çarpıntısı,
- Hızlı ve düzensiz kalp atışı,
- Göğüste baskı hissi,
- Nefes darlığı,
- Anksiyete,
- Yorgunluk ve hâlsizlik,
- Baş dönmesi,
- Terleme,
- Bayılma.
Kalp Ritim Bozuklukları Neden Olur?
Kalp ritim bozuklukları fiziksel, zihinsel veya genetik olmak üzere birçok farklı sebepten kaynaklanabilir. Aritmiye neden olan ya da aritmi riskini artıran bazı durumlar vardır.
- Bazı kalp ritim bozuklukları genetik faktörlerden kaynaklı olabilir. Ebeveynlerde ya da yakın akrabalarda aritmi varsa rahatsızlığa yakalanma ihtimali artabilir.
- Yüksek tansiyon, diyabet, tiroid, anemi, KOAH, böbrek hastalıkları, uyku apnesi, bazı viral enfeksiyonlar, kalp ve damar hastalıkları aritmiye neden olabilir ya da aritmi riskini artırabilir.
- Potasyum, magnezyum veya kalsiyum gibi kalp için önemli elektrolitlerin eksikliği aritmi sebeplerinden biridir.
- Antibiyotikler ve bazı ilaçlar aritmiye sebep olabilir.
- Yoğun stres ve kaygı gibi kalp ritmini etkileyen durumlar ritim bozukluğuna yol açabilir.
- Sigara içmek, aşırı alkol ve kafein tüketimi ya da yoğun fiziksel aktiviteler kalp ritmi bozukluğunun nedenleri arasındadır.
Kalp Ritim Bozukluğu Tanısı Nasıl Konur?
Yoğun fiziksel aktiviteler esnasında kalp atış hızınızın artması, aynı şekilde dinlenirken veya uyurken yavaşlaması normaldir. Olası bir kalp ritim bozukluğu tanısı için istikrarlı bir ritim bozukluğunun yaşanması gerekir. Dolayısıyla bazı belirtilerden şüphelendiğinizde bir uzman doktora görünmeniz gerekir.
Doktorunuz tıbbi geçmişinizini göz önünde bulundurarak belirtilerinizi değerlendirir. Sonrasında nabzınız ölçülür ve kalbiniz dinlenir. Eğer muayene sırasında düzensiz bir kalp atışı tespit edilirse tanı testlerine başvurulabilir. Tanı testlerini şu şekilde örneklendirebiliriz:
- Elektrokardiyogram (EKG),
- Ekokardiyogram,
- Kan testleri,
- Holter EKG,
- Elektrofizyoloji Çalışma İşlemi (EPS),
- Eğik Masa Testi (Tilt Table Test),
- Kalp için manyetik rezonans görüntüleme (MR),
- Stres testi,
- Kalp kateterizasyonu.
Kalp Ritim Bozuklukları Tedavisi
“Kalp ritim bozukluğu düzelir mi?” şeklinde bir endişeniz varsa rahatsızlığın tedavisinin mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Aritmi tedavisi planı belirlenirken öncelikle aritminin şiddeti, kişinin yaşı ve sağlık durumu baz alınır. Doktor tarafından reçete edilen ilaçlar, bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve cerrahi müdahaleler bradikardi, erken kasılma ya da taşikardi tedavisi planının bir parçası olabilir. Ancak ciddi ritim bozuklukları tedavi edilmediğinde kalbe, beyne veya diğer organlara zarar vererek felç, kalp yetmezliği, kalp durması gibi ciddi sorunlara yol açabilir.
İlaç Tedavisi
Kalp ritim bozukluğu ilaçları tedavi aşamasında tercih edilen etkili yöntemlerden biridir. İlaçların çoğu hap şeklinde olsa da bazıları acil durumlarda kullanılmak üzere burun içi veya intravenöz formunda olabilir. Tedavi süresince reçetelenen ilaçlar aritminin türüne göre belirlenir. İlaç tedavisinin temel amacı aritminizi yöneterek kalp krizi gibi komplikasyonları önlemektir.
Elektriksel Tedaviler ve Cihazlar
Kalp aritmisini tedavi etmek için kullanılan bazı cihazlar da mevcuttur. Bu cihazlar uzman doktorlar tarafından cerrahi operasyonlarla vücuda yerleştirilir. Cihazların birçoğu kalbe mekanik destek vererek aritmiyi düzenlemeyi amaçlar. Bu cihazlara örnek olarak kalp pili ve implante edilebilir kardiyoverter defibrilatör (ICD) verilebilir. ICD özellikle ileri düzeyde kalp yetersizliklerinin tedavisinde kullanılan bir tedavi yöntemidir.
Cerrahi Müdahale
Aritmi tedavi yöntemlerinden biri olan cerrahi müdahaleler ritim bozukluğunu gidermek ve kalbin yeniden olması gerektiği gibi çalışmasını sağlamak için yapılır. Kateter ablasyonu, atriyal fibrilasyon cerrahisi, kardiyoversiyon, pulmoner ven izolasyonu, maze prosedürü gibi operasyonlar kalp ritim bozukluğunda uzman doktorlar tarafından başvurulabilen yöntemlere örnektir.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Eğer aritmi teşhisi konmuşsa bazı yaşam tarzı değişiklikleriyle iyileşme sürecinizi destekleyebilirsiniz. Aritminizi tetikleyebilecek aktivitelerden kaçınmak bu yönde atılabilecek önemli bir adımdır.
Günlük hayatınızda yapabileceğiniz bazı yaşam tarzı değişikliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Tütün ürünleri kullanmayı bırakmak,
- Alkol alımını azaltmak,
- Kafein tüketimini sınırlamak,
- Reçete edilmemiş ilaçlardan ve besin takviyelerinden uzak durmak,
- Yüksek tansiyonu dengelemek,
- İdeal kiloyu korumak,
- Kan şekerini dengelemek,
- Düzenli uyku,
- Stres yönetimi.
Vagal Manevralar
Vagal manevralar olarak adlandırılan teknik diğer belirtiler olmaksızın kalp atış hızınızı yavaşlatmak amacıyla kullanılır. Bu tekniğin temel amacı vagus sinirinizi kalp atışınızı yavaşlatmaya ve vücudu sakinleştirmeye yönelik uyarmaktır.
Vagal manevra olarak değerlendirilen eylemlere örnek olarak:
- Nefesinizi tutup bırakma,
- Öksürme veya boğazı temizleme,
- Uzanma,
- Yüzünüzü soğuk suyla ıslatmayı verebiliriz.
Sıkça Sorulan Sorular
Kalp ritim bozukluğu uykusuzluk yapar mı?
Kalp ritim bozuklukları direkt olarak uykusuzluğa yol açmaktan ziyade uyku kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin şiddetli kalp çarpıntısı yaşayan bireyler uykuya dalmakta güçlük çekebilir veya uyku sırasında sık sık uyanabilir. Özellikle atriyal fibrilasyonun uyku kalitesini bozduğuna dair çalışmalar mevcuttur. Bunun yanı sıra uykusuzluk da aritmiyi tetikleyerek kısır döngü yaratabilir.
D vitamini eksikliği kalp ritim bozukluğuna neden olur mu?
D vitamini eksikliği tek başına kalp ritim bozukluğu nedeni olarak değerlendirilmez. Ancak yapılan araştırmalar sonucu D vitamini eksikliğinin kalp ritim bozukluğuna sebep olabileceği görülmüştür. D vitamini eksikliği inme ve kalp yetmezliğine sebep olabilen atriyal fibrilasyonun risk faktörlerinden biri olarak bilinir. Ayrıca artmış QT aralığı komplikasyonu da D vitamini eksikliğiyle ilişkilendirilen yaygın bulgulardandır.
Kalp ritmi bozukluğu tehlikeli midir?
Kalp ritim bozukluklarının birçoğu ciddi bir sağlık sorunu olarak yorumlanır. Tedavi edilmediği takdirde daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir ve kişinin hayatını tehlikeye sokabilir. En bilinen ciddi komplikasyonlar arasında kalp yetmezliği, kalp durması, inme ve demans yer alır.