Yükleniyor...
logo

Anksiyete Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Anksiyete Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Anksiyete veya kaygı bozukluğu; mutluluk, üzüntü, şaşkınlık gibi pek çok duygudan biridir. Hayatın kimi dönemlerinde kaygılanmak oldukça normaldir. Fakat bu kaygı hâlinin ileri boyutlara ulaşması, kişilerin günlük yaşamını olumsuz etkileyerek içinden çıkılması güç durumlara neden olabilir. Peki; anksiyete bozukluğu nedir, anksiyete tedavisi nasıl olur?

Anksiyete Nedir?

Anksiyete, sıklıkla korku duygusuyla karıştırılır. Korkunun kaynağı gerçekte var olan bir durumdur. Tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalan insan, duygusal bir tepki olarak korku duyar. Kaygı yani anksiyete durumunda ise çoğunlukla gerçek bir uyaran yoktur. Kişide gelecekte yaşanabilecek bir tehlikeye veya herhangi bir olumsuz duruma karşı kaygı hissi oluşur. Kişi kendisini sürekli gergin hisseder ve endişe verici düşüncelerle mücadele eder.

Günlük hayatta yaşanan küçük problemler kişilerin anksiyete yaşamasına neden olabilir ve bu oldukça doğaldır. Fakat yaşanan bu kaygı durumunun sürekliliği ve fazlalığı psikolojik bir rahatsızlığın varlığına işaret edebilir. Uygun tedavi yöntemlerini belirleyebilmek içinse öncelikle yaşanan kaygının türünü belirlemek gerekir.

Anksiyete Türleri Nelerdir?

Anksiyete bozukluğu çeşitli kategorilere ayrılır. Kaygıyı tetikleyen faktörler bakımından veya belirtilerine göre de değişiklik gösterebilir. Fobiler, panik bozukluk, ayrılık kaygısı, yaygın anksiyete bozukluğu, seçici konuşmazlık bunlardan en yaygın görülenleridir. 

Sosyal Anksiyete Bozukluğu

Diğer adı sosyal fobi olan sosyal anksiyete bozukluğu; diğer insanlar tarafından yargılanma, eleştirilme, toplum içinde küçük düşme, aşağılanma veya reddedilme gibi korkuları içeren bir kaygı bozukluğudur. ''Sosyal anksiyete nedir?'' sorusunu kısaca bu şekilde cevaplayabiliriz.

Sosyal anksiyeteye sahip bireyler kalabalık ortamlardan uzak durmaya çalışırlar. Yeni insanlarla tanıştıklarında, topluluk önünde bir konuşma yapmaları gerektiğinde, telefonla konuştuklarında, yardım istemek durumunda kaldıklarında veya flört ederken kendilerini rahatsız hissederler. Kişilerin kalabalık ortamlara girdiklerinde kekeleme ve ses titremesi yaşamaları, sosyal anksiyete belirtileri arasında yer alır. Çevreleri tarafından aşırı utangaç oldukları düşünülen bu insanların kaygı durumları arttığında tüm yaşamları etkilenebilir. 

Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Yaygın anksiyete bozukluğu (YAB) yaşayan kişiler sürekli endişelidir. Bu endişeli durum günlük yaşamlarını olumsuz etkilemekle kalmaz, bazen hayatlarını sürdürülemez hâle getirebilir. Denetimleri dışında gelişen olaylar için bile kaygı yaşayarak her şeyin en kötü senaryosunu düşünürler. Gerçekçilikten uzak olan sürekli endişeli ruh hâli genellikle iş, evlilik, para, çocuk yetiştirme gibi durumlarda kendini gösterir. Yaygın anksiyete bozukluğundan mustarip kişiler genellikle her konuda endişelidirler. Bu durum; belirgin bir neden olmasa da günlük meseleler hakkında sürekli endişe veya korku duyma olarak kendini gösteren nevrotik anksiyeteyi doğurabilir.

Seçici Konuşmazlık (Selektif Mutizm)

Seçici konuşmazlık, genellikle çocuklarda görülen bir tür kaygı bozukluğudur. Ailesinin ve akrabalarının olduğu ev ortamında rahatlıkla konuşan çocuklar sosyal ortamlarda, okulda konuşmamayı tercih ederler. Bu durum her ne kadar utangaçlık gibi görünse de aslında psikolojik bir problemdir. İçe dönük bir yaklaşım sergileyen bu çocuklar göz kontağı kurmaz ve sorulan soruları duymamış gibi davranabilir.

Ebeveynden ayrılma, taşınma gibi ani gelişen travmalar çocuklarda seçici konuşmazlığı tetikleyebilir. Bu davranış uzun sürerse çocuğun gelişim süreci olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle destek almak oldukça önemlidir.

Özgül Fobiler

Özgül fobiler bir hayvana, nesneye veya duruma karşı duyulan irrasyonel korku ve endişelerdir. Kedi, köpek, yükseklik, asansör, uçak gibi herhangi bir şeye karşı korku duyan bu bireyler; korktukları şeylerden kaçınmaya çalışırlar. Endişe durumları ilerlediğinde korku duydukları olayı veya nesneyi düşünmek dahi onlarda özgül fobiyi tetikleyebilir. İçinde bulundukları kaçınma dürtüsü yaşamlarını büyük ölçüde etkileyebilir.

Fobilerin illa korkutucu olması gerekmez. Bazı insanlar renklere veya yiyeceklere karşı da çeşitli fobiler geliştirebilir. Çoğu zaman kendileri de bu durumun irrasyonel olduğunu kabul ederler fakat yaşadıkları endişeye engel olamazlar. 

Agorafobi

Agorafobi, kişinin kendisini huzursuz ve endişeli hissettiği ortamlardan kaçınma isteğidir. Bu kişiler bir yere sıkışıp kalacaklarından, gerekli medikal yardımı alamayacaklarından endişe ederler. Kalabalıkta, sosyal ortamlarda, toplu taşımada kendilerini güvensiz hissettiklerinden hemen çıkamayacakları kalabalıklar veya sıkışık mekânlar kaygı atağı yaşamalarına neden olabilir. Bu sebeple sınırlı ve güvenli bir alan içerisinde yaşamayı tercih edebilirler.

Panik Bozukluk

Panik bozukluk veya panikatak, birdenbire başlayan ve giderek şiddetlenen yoğun kaygı ve sıkıntı nöbetleridir. Kişiler yaşadıkları bu durumu genellikle kalp krizi ya da felçle karıştırarak fiziksel bir rahatsızlıktan muzdarip olduklarını düşünürler. Kriz başladığında artan kalp atış hızı, bedende uyuşma, göğüs ağrısı, baş dönmesi ve düzensiz nefes alış veriş gibi anksiyete ve panikatak belirtileri onları bu düşüncelere sevk edebilir.

Kontrolü kaybetme gibi endişeler duyan ve ölüm korkusu yaşayan panikatak hastaları, kötü sonuçları düşünerek sürekli üzüntü duyabilirler. Her an bir atak geçirecekleri kaygısıyla işe veya okula gitmeme, spor ve ev işlerini yapmama gibi davranışlar sergileyebilirler. Bu durum zamanla hayatlarını olumsuz etkileyerek günlük işlerini bile engelleyebilir. 

Ayrılık Anksiyetesi

Ayrılık anksiyetesi her yaşta insanın yaşayabildiği bir kaygı bozukluğu olsa da çocuklarda daha sık görülür. Anne, baba veya sevilen yakın bir akrabadan uzaklaşıldığında ortaya çıkar. Bağlandığı kişinin zarar göreceğinden korkan birey işe, okula gitmede isteksiz davranabilir; uykuya dalmada zorlanabilir. Sevdiklerinin ölüm, yaralanma, hastalanma gibi durumlarla karşılaşabileceğini düşünen bu kişiler onlardan ayrılırken veya bunu düşündüklerinde yoğun bir anksiyete krizi yaşarlar. 

Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Bu psikolojik bozukluk hem fiziksel hem psikolojik belirtilerle kendini gösterir. Anksiyetenin fiziksel belirtileri arasında hızlı kalp atışı, soğuk soğuk terleme, titreme ve nefes alış verişinde düzensizlik gibi semptomlar yer alır. Ayrıca anksiyete; ölüm korkusu, iç sıkıntısı ve sinirlilik gibi psikolojik belirtilerin görülmesine de neden olur.

Anksiyetenin türlerine göre belirtiler farklılık gösterebilir. Fakat ortak semptomlar da söz konusudur. Bu belirtiler hafif, orta veya şiddetli şekilde görülebilir. Daha önce belirttiğimiz semptomların yanı sıra anksiyete atağı veya diğer ifadeyle anksiyete krizi yaşayan kişilerde görülen yaygın belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Kilo kaybı,
  • Hâlsizlik,
  • Karamsarlığa kapılma,
  • Tekrarlayan düşünceler,
  • Uyku bozuklukları,
  • Konsantrasyon ve odaklanma problemleri,
  • Diş gıcırdatma,
  • Kaslarda gerginlik,
  • Baş ağrısı,
  • Sindirim sistemi sorunları,
  • Gastrointestinal rahatsızlıklar,
  • Baş dönmesi.

Tüm bunların yanı sıra anksiyete; yüzde uyuşma, boğazda yumru hissi, mide bulantısı ve uykuya dalamama gibi semptomlara da yol açabilir. 

Anksiyete Kimlerde Daha Sık Görülür?

Her insanda ortaya çıkabilecek anksiyete bozukluklarına, erkeklere oranla kadınlarda daha sık rastlanır. Sindirilen, aşırı korumacı tavırla büyütülen, mutsuz, sürekli olumsuz durumlarla karşılaşan ve yoğun stres altında kalan kişiler risk grubundadır. 

Anksiyete Neden Olur?

Genetik ve çevresel pek çok faktör, anksiyete nedenleri arasında gösterilebilir. Kaygı bozukluğunu tetikleyen etmenlerden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Ailede görülen psikolojik problemler,
  • Çocukluk döneminde utangaç olmak,
  • Hormonal değişiklikler,
  • Tiroit problemleri,
  • Bazı ilaçların kullanımı,
  • Hamilelik,
  • Aşırı kafein tüketimi,
  • Beyinde doğal olarak bulunan serotonin ve neropinefrin gibi nörotransmiterlerde oluşan dengesizlik,
  • Uyuşturucu madde kullanımı,
  • Kronik hastalıklar,
  • Özellikle çocukluk çağında yaşanmış travmalar,
  • Aşırı korumacı ebeveyn tutumu.

Anksiyete Tanısı Nasıl Konur?

Günlük hayatı ele geçiren kaygılı düşünceler ve fiziksel semptomlar artmaya başladığında bireyler bu olumsuz durumla mücadele etmekte zorlanabilirler. Bu nedenle iyileşme sürecine başlayabilmeleri için uzmanlar tarafından tanı konulması gerekir.

Teşhis için ilk yapılması gereken belirtilerin fiziksel bir nedeni olup olmadığını sorgulamaktır. Eğer fiziksel bir neden bulunamazsa psikiyatrist veya klinik psikologlar tarafından uygulanan çeşitli tanı yöntemleri devreye girer. Tanı için yapılacak değerlendirmede kişinin duygu ve düşünceleri gözlemlenir. Bu inceleme sırasında uzmanlar soru-cevap şeklinde ilerleyen bazı anksiyete testlerini yapabilir. Örneğin Beck Anksiyete Ölçeği Puanlaması, bu testlerden biridir. 0, 1, 2 ve 3 olarak cevaplanan soruların toplam puanı, yaşanan anksiyete probleminin varlığını veya şiddetini belirlemeye yardımcı olur. 

Anksiyete Nasıl Geçer?

Anksiyete ile başa çıkmak için birçok anksiyete bozukluğu tedavisi bulunur. Bu nedenle "Anksiyete bozukluğu nasıl geçer?" sorusuna tek bir yanıt verilemez. Tedavi şekli, kişinin ihtiyacına ve rahatsızlığın şiddetine göre değişir. Bunlar arasında en yaygın ve destekleyici olanlar, psikoterapi ve ilaç tedavisidir. Tedavilerin amacı kişinin kaygı durumunu en iyi şekilde yönetmesini sağlamak ve belirtileri en aza indirmektir.

Tedavi yöntemlerine kısaca değinelim:

  • Psikoterapi Yöntemi: Konuşma terapisi veya psikolojik danışmanlık olarak da adlandırılan bu yöntemde kişiler, terapistle belirli bir süre geçirir. Terapist, kişilere davranışlarını ve onları bu davranışlara iten düşünce temellerini sorgulamalarında yardım eder. Kişinin içinde bulunduğu duygu durumunu fark etmesi ve süreci daha iyi yönetmesi amaçlanır.
  • İlaç Tedavisi: Süreci daha rahat ve sağlıklı yönetebilmek adına terapist, ilaç tedavisini uygun görebilir. Kısa vadeli ilaç kullanımı psikolojik ve fiziksel etkileri azaltarak rahatsızlığın belirtilerini hafifletmeyi hedefler. İlaçların çeşidi ve dozu, rahatsızlığın şiddetine ve kişiye göre değişiklik gösterebilir.
  • Bilişsel Davranışçı Terapi: Diğer iki yönteme ek olarak uygulanan bu yöntemde kişilerin davranış örüntüleri, terapistle birlikte değiştirilmeye çalışılır. Kişide panik duygusuna sebep olan olumsuz düşüncelerin nasıl olumluya dönüştürüleceğini öğrettiği için oldukça etkili bir tedavidir. 

Tüm bunların yanı sıra kişiler kendi başlarına da çeşitli yöntemler uygulayarak kriz anlarını yönetmeye çalışabilirler. Çeşitli nefes egzersizleri yapmak, yürüyüş gibi aktivitelerle kendini meşgul etmeye çalışmak, içinde bulunulan ana konsantre olmak ve şekerden uzak durmak yapılabilecekler arasında gösterilebilir.

Anksiyete Bozukluğundan Korunmak İçin Neler Yapılabilir?

Kaygı bozukluğu yaşamamak için şunları yapabilirsiniz:

  • Meditasyon, Yoga ve Nefes Teknikleri: Anksiyete; nefes egzersizi, yoga ve meditasyon gibi yöntemlerle kontrol altına alınabilir. Bu gibi yöntemler kişilerin sakinleşmesini, stresi yönetmesini ve gevşemesini sağladığı için anksiyeteden korunmaya yardım eder. Özellikle yoga yapmak stres seviyesini azaltır, otonom sinir sistemini düzenler, uyku kalitesini artırır ve beyin fonksiyonlarında olumlu değişiklikler yapar. 
  • Sağlıklı Beslenmek: Bedensel sağlık, psikolojik sağlığı da etkiler. Kaliteli yağların tüketilmesi beyin sağlığını destekler. Bu nedenle iyi bir kahvaltıyla güne başlamak, sağlıklı ve dengeli bir beslenme planı oluşturmak bireylerin kendisini daha iyi hissetmesini sağlar. Aynı zamanda vücudun ihtiyacı olan besin değerlerini ideal aralığa ulaştırır.
  • Kafein ve Alkol Gibi Zararlı Maddelerden Uzak Durmak: Kimi insanlar yaşadıkları huzursuzluğu giderebilmek adına alkol gibi maddelere yönelebilirler. Oysa aksine bu maddeler, aksiyeteyi tetikleyebilir. 
  • Spor Yapmak: Gün içerisinde yeteri kadar hareket etmemek fizyolojik ve psikolojik problemlere neden olabilir. Kişinin ilgi duyabileceği, sağlık durumuna ve bedenine uygun bir spor dalına yönelerek fiziksel olarak aktif olması; anksiyeteden korunmak için ona destek sağlayabilir.
  • Kafein Alımını Sınırlayın: Gün içerisinde önerilen miktardan daha fazla kafein tüketmek kan basıncının ve kaygı seviyesinin artmasına neden olur. 
  • Kaliteli Bir Uyku: Anksiyete, beraberinde uyku problemlerini de getirebilir. Bazen uykuda anksiyete krizi nedeniyle kişi kâbus görebilir, uykudan uyanabilir. Kaliteli bir uyku uyumak anksiyeteden korunmada oldukça önemlidir. Bu nedenle düzenli bir uyku rutini oluşturmaya dikkat edilmelidir. 
  • Psikolojik Destek Almak: Kimi zaman kişiler ne kadar çabalarsa çabalasınlar, yaşadıkları problemlerin üstesinden tek başlarına gelemeyebilirler. Bu noktada profesyonel bir destek almak tarafsız bir bakış sağlayacağı için ilerlemenin ilk adımı olabilir. 

Sıkça Sorulan Sorular

Anksiyete genetik midir?

Kaygı bozuklukları kişilerde sonradan oluşabildiği gibi genetik yatkınlık nedeniyle de gözlemlenebilir. Daha önce de belirttiğimiz gibi aile geçmişinde kaygı bozukluğu olan bireylerin bu problemi yaşama ihtimali yüksektir. 

Hangi vitaminlerin eksikliği anksiyete yapar?

Özellikle B12 vitamini eksikliği, sinirlerin işlevini etkileyerek bireylerde anksiyete ve depresyona neden olabilir.

Anksiyetenin normal stres tepkisinden farkı nedir?

Hem stres durumunda hem anksiyete bozukluğunda kişi, birtakım olumsuz duygular yaşar. Ancak bu duyguların yoğunluğu, stres ve anksiyetede farklılık gösterir. Anksiyetede fiziksel ve psikolojik semptomlar uzun sürer. Bazen şiddetli semptomlar görülür. Anksiyetede kişi herhangi bir durum olmasa da kaygı hissettiği için uzun süre kaygı duymaya devam eder. Çoğu zaman bu endişeli ruh hâlini yönetemez. Ancak stres durumunda kişi, strese neden olan faktör ortadan kalktığında rahatlama hisseder. Stres tepkisi daha kısa sürer.

Anksiyete belirtileri ne zaman ciddi bir sorun olarak kabul edilmelidir?

Yaşanan kaygı bozukluğu kişinin günlük hayatını olumsuz etkiliyorsa, hayat kalitesini düşürmeye başladıysa ve kişi yaşadığı kaygılarla baş edemiyorsa mutlaka kontrol altına alınmalıdır. 

Anksiyete belirtileri günlük aktiviteleri nasıl etkiler?

Kaygı durumu artış gösterdiğinde bireyler günlük aktivitelerini yapamaz hâle gelebilirler. Duydukları endişe nedeniyle evden çıkmak, işe veya okula gitmek gibi pek çok aktiviteyi yapamayabilirler.

Anksiyetenin kronikleşmesi nasıl önlenir?

Anksiyetenin kronikleşmemesi için profesyonel yardım almak oldukça önemlidir. Alanında uzman klinik psikologlar ve psikiyatristler tarafından önerilen tedavi yöntemleriyle hem anksiyetenin kronik hâle gelmesi engellenebilir hem iyileşme sağlanabilir. 

Anksiyete krizi neden sıklıkla gece olur?

Kişiler gün içerisinde daha aktif oldukları için birçok şeyle meşgul olurlar. Gece saatlerinde beynin çalışma hızı düşer. Uykuya dalmadan önceki dakikalar, düşünmenin en yoğun olduğu dakikalardır. Bu nedenle anksiyete krizi daha çok geceleri yaşanır.

Paylaş
badge Onaylanmış İçerik

Verdiğimiz Bilgilere Güvenebilirsiniz

Bu içerik 360 Sağlık Tıbbi Yayın Kurulu tarafından onaylanmıştır. Tıbbi Yayın Kurulumuz, sağlık alanında güvenilir bilgiye erişim sağlamak amacıyla oluşturulmuş deneyimli doktor ve araştırmacılardan oluşan bir ekiptir.
Son güncelleme tarihi: 03.05.2024