Yükleniyor...
logo

Sosyal Fobi Nedir, Nasıl Yenilir?

Sosyal Fobi Nedir, Nasıl Yenilir?

Kalabalık ortamlarda tetiklenen sosyal fobi başta öz güven eksikliği olmak üzere çeşitli fizyolojik ve psikolojik etkilerin ortaya çıkmasına yol açar. Bunun sonucunda kişi etkileşim içeren ortamlardan kaçınır, gündelik yaşamı ve sosyal hayatı olumsuz anlamda etkilenir. Bu psikolojik hastalığa daha detaylı bakmak, "Sosyal fobi nedir?" ve "Sosyal fobi nasıl yenilir?" gibi sıklıkla sorulan sorulara yanıt bulmak için yazımızı okuyabilirsiniz. 

Sosyal Fobi Nedir?

Sosyal fobi ya da başka bir deyişle sosyal anksiyete bozukluğu diğer insanlarla etkileşimi gerektiren ortamlarda ortaya çıkan kaygı bozukluğudur. Psikolojik bir hastalık olan sosyal anksiyete bozukluğu en sık rastlanılan ruhsal rahatsızlıklar arasında yer alır. Özellikte üniversite öğrencileri arasında bu oran bir hayli yüksektir. Bu rahatsızlık bireyin sadece sosyal yaşamını değil, iş ve okul hayatını da olumsuz etkiler. "Sosyal fobi ne demek?" sorusunu kısaca bu şekilde açıklayabiliriz. 

Sosyal fobisi olan bireyler başkalarının düşünce ve hareketlerinden hem kolay hem olumsuz anlamda etkilenir. Birey başkalarının kendisini eleştirmesinden, küçük düşürmesinden, reddetmesinden korku ve endişe duyar. Bu sebeple sosyal yaşamdan uzaklaşır. Fakat bu durum sosyalleşme arzusu taşımadıkları ve sosyalleşmekten keyif almadıkları anlamına gelmez. Sadece kaygıları baskın çıkar ve istedikleri pek çok şeyi yapmalarının önüne geçer. 

Sosyal fobinin ağır ve hafif formları bulunur. İş görüşmesi, kalabalık önünde sunum ya da konuşma yapmak, yüksek mevkideki kişilerle iletişim kurmak gibi durumlarda anksiyete hissetmek sosyal fobinin hafif tiplerini ortaya koyar. Yabancı birine adres sormaktan çekinmek, market alışverişi yaparken tedirgin olmak, esnafa selam vermekten kaçınmak gibi günlük rutini etkileyen durumlarsa sosyal fobinin ağır biçimde seyrettiğini gösterir.

Sosyal fobiyi tetikleyen bazı durumlar şunlardır: 

  • Resmî bir ortamda konuşmak zorunda kalmak, 
  • Toplum içinde telefon görüşmesi yapmak veya yemek yemek,
  • Kalabalık bir ortama sonradan giriş yapmak, 
  • Kalabalık içinde eleştirilmek veya kişinin kendisinden bahsedilmesi, 
  • Kişinin kendisine şaka yapılması,
  • Kalabalık bir ortamda başkalarıyla tanıştırılmak, 
  • Diğer insanların ilgi odağı olmak, 
  • Herhangi bir şey yaparken başkaları tarafından izlenmek, 
  • İnsanlarla göz temasında bulunmak, 
  • Mevki/makam sahibi insanlarla buluşmak, 
  • Topluluk karşısında konuşmak, seminer vermek ya da sunum yapmak, 
  • Yetenek veya bilgi testine maruz kalmak,
  • Israrcı bir satıcıya karşı çıkmaya ya da bir ürünü iade etmeye çalışmak,
  • Karşı cinsle buluşmak ve romantik bir ilişkiye başlamak,
  • Umumi tuvaletleri kullanmak durumunda kalmak. 

Sosyal Fobi Belirtileri Nelerdir?

Sosyal fobinin belirtileri hem psikolojik hem de fizyolojik olabilir. En yaygın psikolojik belirtiler korku ve endişe duygusudur. Terleme ise fizyolojik belirtileri arasında en sık rastlanılan semptomdur. Sosyal fobinin diğer yaygın belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

  • Yüzün kızarması, 
  • Başta eller olmak üzere çeşitli uzuvlarda titreme,
  • Kalp çarpıntısı, taşikardi ve nefes alma güçlüğü,
  • Konuşma esnasında sesin titremesi ya da kekeleme, 
  • Yabancılarla iletişim kurma konusunda yoğun bir korku yaşama, 
  • Ağız kuruluğu, 
  • Girilen sosyal etkileşim sonrası yaşananları hafızada canlandırma, 
  • Mide bulantısı,
  • Karın ağrısı, 
  • Baş dönmesi,
  • Bulanık görme, 
  • Acil tuvalete gitme ihtiyacı,
  • Yetersiz ve güçsüz hissetme, 
  • Kendini sevgiye layık görmeme, 
  • Başkalarıyla göz teması kurmaktan kaçınma,
  • Hata yapmaktan korkup sürekli kusursuz olma arzusu hissetme.

Çocuklarda sosyal fobinin farklı belirtileri bulunabilir. Bunlardan bazıları;

  • Sosyal beceri eksikliği, 
  • Tanışmada, sohbet başlatmada ve iletişim kurmada güçlük, 
  • Yalnızlık nedeniyle depresyon
  • Kendine güvensizlik, 
  • Yeni tanıştığı biriyle ilişkisini devam ettirememe,
  • Genellikle konuşmaktan çok dinleyici konumunda yer alma, 
  • Kendini yetersiz gibi algılamadır. 

Küçük çocuklarda ayrıca ağlama, öfke nöbeti geçirme, sürekli ebeveynlerinin yanında olma, sosyal ortamda konuşmayı reddetme gibi belirtiler de görülebilir.

Sosyal fobisi olan bireyler yaşadıkları semptomların fark edilmesinden de kaygı duyarlar. Kişilerin hissettiği bu kaygı stres seviyelerinin artmasına ve sosyal fobi ataklarının şiddetlenmesine neden olur. Sonuç olarak kendilerini içinden çıkılması zor bir kısır döngünün içerisinde bulurlar. Sosyal fobinin belirtileri aynı zamanda bireylerden istenen taleplere göre de şiddetlenebilir.

Sosyal fobi yaşayan yetişkinler genellikle bu semptomların farkındadır. Hatta endişelerinin ve korkularının aşırı olduğunu inkâr etmezler. Fakat çoğunlukla kendilerini güçsüz ve zayıf gördükleri için hastalığı yenemeyeceklerini düşünürler. 

Sosyal Fobi Neden Olur?

Bu kaygı ve korku dolu anksiyete hâlinin altında birçok gerekçe yer alabildiğinden "Sosyal fobi neden olur?" sorusuna tek bir cevap verilemez. Sosyal anksiyete bozukluğunun oluşmasında çevresel etmenler, psikolojik ve fizyolojik faktörler gibi pek çok unsur rol oynayabilir.

Sosyal fobinin nedenlerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • Kalıtımsal özellikler, 
  • Gereğinden fazla kontrolcü, baskıcı ve tutucu ebeveynler, 
  • Ebeveynlerin sevgi ve duygusal sıcaklık göstermekten kaçınması, 
  • Utangaç bir mizaca sahip olma, 
  • Aile içinde çatışma, istismar ve şiddetin olması, 
  • Akran zorbalığı, 
  • Çocukluğunda aşağılanmak ve alay edilmek, 
  • Öğrenilmiş davranışlar, 
  • Serotonin hormonunda yaşanan dengesizlik, 
  • Sosyal ortamlarda bir travma yaşamış olmak, 
  • Ölüm, ayrılık gibi üzüntü ve acı veren olayların meydana gelmesi. 

Bu nedenlere ek olarak beyinde yer alan amigdala isimli bölümün de sosyal fobinin oluşmasında etkili olduğu düşünülmektedir. Amigdala bölümü aktif çalışan kişiler sosyal çevrelerde hissettikleri yoğun kaygı nedeniyle aşırı korku tepkisi verebilir. Bu kontrolsüz ve yoğun korku da sosyal fobiye zemin hazırlayabilir.

Sosyal Fobi Kimlerde Daha Yaygın Görülür?

Sosyal ankisyete bozukluğu cinsiyet fark etmeksizin herkeste görülebilir. Ancak bazı etmenler bu hastalığın belli gruplarda gerçekleşme olasılığını artırır. Örneğin, ailenin hastalık öyküsünde sosyal fobinin bulunması o kişileri riskli gruba dâhil eder. Özellikle ebeveynlerde veya kardeşlerde sosyal fobinin olması risk seviyesini daha da artırır. Bununla birlikte fiziksel görünümüyle ilgili sorun yaşayan kişilerin sosyal anksiyete yaşama ihtimali daha yüksektir.

Sosyal konumuyla ve maddi durumuyla ilgili kendini yetersiz gören, işsiz, eğitim düzeyi düşük bireylerde de sosyal fobi yaygın olarak görülebilir. Bu kişiler genellikle yetersiz veya değersiz oldukları gibi olumsuz bazı inançlara sahip oldukları için sosyal çevrelere dâhil olmaktan kaçınabilirler.

Bunların yanı sıra çocukluğunda yeterince sosyalleşemeyen, travmaya maruz kalan, baskı ortamında büyüyen bireylerin de sosyal anksiyete bozukluğu yaşama ihtimali daha kuvvetlidir. Ayrıca sosyalleşmeyen ve kısıtlı bir çevreye sahip olan aile yapısı da bireyde sosyal fobinin görülme ihtimalini artırabilir. Sosyal anksiyete bozukluğunun henüz çocuk yaşlarda veya ergenlik çağında başladığı göz önünde bulundurulduğunda bu dönemde sosyalleşme, sağlıklı bir aile ve sosyal çevreye sahip olma bu rahatsızlığı yaşamamak için bir hayli önemlidir. 

Sosyal fobinin bireysel ve ailevi faktörlerin dışında toplumsal etmenler nedeniyle de gelişebildiğini daha önce belirtmiştik. Bu noktada tutucu toplumlarda yaşayan bireylerde sosyal fobi daha sık görülür. Sonuç olarak genetik ve çevresel tetikleyicilerin aynı anda bir araya gelmesi kişilerin sosyal fobi açısından yüksek riskli grupta yer almasına zemin hazırlar.

Sosyal Fobi Tanısı Nasıl Konur?

Bu rahatsızlığın tanısı klinik psikologlar veya psikiyatristler tarafından konur. Bireylerin sosyal fobi semptomlarını göstermesi durumunda teşhis için bu uzmanlara başvurmaları gerekir. Gerekli fiziksel muayenelerin ardından bireye Liebowitz sosyal fobi testi gibi testler uygulanır. Sosyal fobi testinin sonucuna ve belirtilerin durumuna göre kişiye sosyal fobi teşhisi konur. Elde edilen verilerden hareketle bireyin içinde bulunduğu sosyal fobinin şiddeti de ölçülebilir. Böylece hangi tedavinin uygulanacağı da belirlenebilir.

Sosyal Fobi Nasıl Geçer?

Sosyal fobi birçok etmenden kaynaklanabildiği ve farklı şiddetlerde seyredebildiği için "Sosyal fobi nasıl geçer?" sorusuna tek bir yanıt vermek mümkün değildir. Ancak günümüzde sosyal fobi tedavisinin başarılı bir biçimde gerçekleştirildiğini ve hastaların bu kaygı durumundan kurtulabildiklerini söylemek gerekir.

Genel anlamda sosyal fobiyi yenmek için iki ana yöntem izlenir. Bunlar ilaçla tedavi ve terapi desteğidir. Kişilere uygulanan terapi türüyse psikoterapi ve konuşma terapisi olarak farklılık gösterir. Bu yöntemler arasından seçim yapılırken hastalığın şiddeti, kişinin başka psikolojik rahatsızlıklara sahip olup olmadığı gibi etmenler belirleyici olur. Bazen hastalığın tedavisinde sadece psikoterapi yöntemini kullanmak yeterli olur. Bazı durumlardaysa hem ilaçlardan hem psikoterapiden yardım alınır. Özellikle terapiyle birlikte ilaç tedavisinin uygulanması kısa sürede sonuç alınmasını sağlayabilir. Hastalığın tedavi edilmesinde başvurulan sosyal fobi ilaçları genellikle şunlardır: 

  • Antidepresanlar: Bu ilaçlar arasında yer alan selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) çoğunlukla hastalarda denenen ilk ilaçlardır. Antidepresanların yan etkilerini ortadan kaldırmak adına ilaç kullanımına düşük dozda başlanır. Zamanla ve tedavinin seyrine göre ilaç tam doza yükseltilir. Belirtileri kontrol altına almak için bu ilaçlara ek diğer antidepresan çeşitleri de kullanılabilir. 
  • Anti-anksiyete İlaçları: Bu türden ilaçlar bireylerin kaygı ve stres düzeyinin azalmasına yardımcı olabilir. Anti-anksiyete ilaçları çoğunlukla kısa sürede etki gösterir. Bağımlılık yapma ihtimaline karşı belirli bir süre için reçete edilirler. 
  • Beta Blokerler: Bu ilaçlarsa adrenalin hormonunun uyarıcı etkisini bloke etme görevini üstlenir. Böylelikle sosyal fobinin neden olduğu artan kan basıncının, kalp çarpıntısının, el ve sesteki titremenin azalması gibi çeşitli fiziksel semptomlar kontrol altına alınabilir. Bu özellikleri nedeniyle beta blokerlerin topluluk içinde konuşma yapma gibi belirli durumlarda kullanılması uygundur. Ancak sosyal fobinin genel tedavisini başarıya ulaştırmak için tavsiye edilmez.

İlaçların etkisini göstermesi için en az için 2-3 hafta kullanmaya devam etmek gerekir. Tedavinin etkili olup olmadığıysa en az 10 hafta sonra anlaşılabilir. Bunların yanı sıra hastalığın tedavisinde kullanılan yöntemler arasında terapi, nefes egzersizleri, kaygı yönetimi teknikleri ve sosyal beceri eğitimi de yer alır.

Sosyal anksiyete tedavisinin başarıya ulaşmasında bazı faktörler önemli rol oynar. Bu belirleyici unsurlar şu şekilde sıralanabilir: 

  • Bireyin tedavi olma arzusu ve iyileşmeye yönelik çabası,
  • Varsa sosyal fobinin beraberinde görülen diğer ruhsal rahatsızlıkların saptanması, 
  • Tedavi başlangıcının erken yaşta olması. 

 

Terapi Desteği

Sosyal fobinin tedavi edilmesinde terapi desteği etkin bir rol oynar. Bu noktada hastalıkla mücadele eden kişilerin aklına ilk olarak "Sosyal fobi ile mücadelede en etkili terapi türleri hangileridir?" sorusu gelir. Sosyal anksiyete bozukluğuyla mücadele etmek ve bireyin hayatın içine dâhil olmasını sağlamak amacıyla kullanılan terapi yöntemleri arasında en etkili olanı bilişsel davranışçı terapisidir (BDT). 

Sosyal fobi BDT tekniklerinin amacı sosyal fobi teşhisi koyulan bireylerin kaygı duymasına neden olan durumlardan kaçınmamasını ve bireylerin düşüncelerini daha akla yatkın seçeneklere yönlendirmesini sağlamaktır. Böylelikle kişilere utanç, korku ve endişe duygularıyla başa çıkma yöntemleri aktarılmaya çalışılır. Ayrıca farklı düşünme ve tepki gösterme biçimleri de öğretilir. Bilişsel davranışçı terapi dışında hastalara grup terapisi ve aile terapisi uygulaması da yapılabilir.

Yaşam Tarzı Değişiklikleri

Sosyal fobi rahatsızlığını yenebilmek için atılabilecek adımlardan biri de yaşam tarzında değişikliğe gitmektir. Bu sayede sosyal fobiyi tetikleyecek durumlarla daha kolay başa çıkılabilir. Sosyal fobi hastaları yaşam tarzlarında şu değişikliklere gidebilir: 

  • Fiziksel olarak daha aktif bir yaşam tarzını benimseme, 
  • Düzenli sosyal fobi yenme egzersizleri yapma,
  • Sağlıklı bir beslenme biçimi oluşturma, 
  • Yanlarında rahat hissedilen insanlarla sosyal ortamlarda bulunma ve aktivitelere dâhil olma, 
  • Alkol kullanımını bırakma veya sınırlandırma, 
  • Kafein tüketimini kontrol altına alma ya da hiç tüketmeme, 
  • Stres ve kaygı gibi olumsuz duygu durumlarıyla baş etme becerileri geliştirme, 
  • Uyku düzenine dikkat etme, 
  • Topluluk önünde konuşma denemeleri yapma, 
  • Olumsuz düşünce ve duygulardan uzaklaşmaya çalışma, 
  • Endişelenmeye neden olan durumlarla yavaş yavaş yüzleşme, 
  • Günlük tutarak sosyal anksiyeteye neden olan etkenleri fark etme,
  • Sosyal ortamlarda yemek yemeye çalışma.

Sıkça Sorulan Sorular

Sosyal fobiyi yenme egzersizleri nelerdir?

Sosyal fobiyi yenmek için egzersiz yapmak tedavi için önemli bir adım olabilir. Sadece egzersiz değil, sosyal fobi meditasyonu da bu olumlu davranışlara dâhil edilebilir. Bu çerçevede sosyal anksiyete hastaları düzenli olarak şu egzersizleri yapabilir: 

  • Stres ve kaygı anlarında derin ve düzenli nefes almaya çalışma, 
  • Düzenli spor yaparak sporu hayatın bir parçası hâline getirme, 
  • Kalp atışının hızlandığı anlarda odaklanıp nefesi düzenleme, 
  • Stres seviyesini azaltmak için esneme hareketleri, tempolu yürüyüş ya da basit yoga egzersizleri yapma, 
  • Negatif düşünceleri zihinden uzaklaştırmaya çalışma, 
  • Pozitif ve bireye iyi gelen duygulara yönelme.

Sosyal fobi tedavi edilmezse ne olur?

Sosyal fobi tedavi edilmediği takdirde hastalık şiddetlenerek ilerleyebilir ve bireyin hayatını tamamen sekteye uğratacak evreye ulaşabilir. Sosyal fobiden muzdarip kişi adım adım daha izole bir hayata sürüklenebilir. Bunun sonucunda alkol ve madde bağımlılığı yaşanabilir. Sosyal fobinin artarak devam etmesi durumunda çeşitli ruhsal hastalıklar da tetiklenebilir. Bunlardan bazıları; 

  • Depresyon, 
  • Agorafobi,
  • Majör depresif bozukluk, 
  • Panik bozukluğu ve yaygın kaygı bozukluğu gibi ankisiyete bozuklukları,
  • İntihar girişimleri. 

Sosyal fobi ile diğer anksiyete bozukluklarının arasındaki farklar nelerdir?

Sosyal fobi gibi diğer anksiyete bozukluklarının temelinde endişe, tedirgin hissetme ve korku duyma hâli yatar. Her anksiyete türünde bireyin günlük rutini bozulabilir ve yaşam kalitesi düşebilir. Ancak adından da anlaşılacağı üzere sosyal fobi daha çok bireyin tanımadığı veya az tanıdığı kişilerin bulunduğu sosyal ortamlarda kendini gösterir. Diğer anksiyete bozukluklarında ise belirtiler anksiyete türüne özgü olarak ortaya çıkar.

Sosyal fobinin kişisel ve mesleki yaşam üzerindeki etkileri nelerdir?

Daha önce de dile getirdiğimiz gibi sosyal fobi bireyin giderek iş veya okul başta olmak üzere tüm sosyal yaşamdan uzaklaşmasına zemin hazırlar. Sosyal fobiyi tetikleyen başka bir rahatsızlık yoksa genellikle kişisel öğrenmeye ve gelişime ket vurmaz ancak kişinin hayat kalitesini belirgin bir biçimde düşürür.

Sosyal anksiyete kişisel ve sosyal yaşamın dışında iş hayatında da olumsuz izler bırakır. Kişinin mesleki yaşamındaki konumu yükseldikçe sosyal fobinin etkileri daha çok artacağı için birey terfi almak istemeyebilir. Kişi kendi işini yapıyor olsa da insani ilişkilerde sorun yaşayabilir. Bu durum ise verimliliğinin düşmesine yol açabilir. Örneğin kişinin işi gereği seyahat etmesi, sosyal ortamlara dâhil olması, toplantılara katılması, sunum ya da konuşma yapması gerekiyorsa sosyal fobisi bunun önüne geçebilir ve kişinin hak ettiği başarıya ulaşamamasına sebep olabilir.

Sosyal Fobinin Çeşitleri Nelerdir? 

Sosyal fobinin yaygın ve yaygın olmayan tip olmak üzere iki farklı türü bulunur. Eğer sosyal fobi hemen hemen tüm sosyal ortamda kendini gösteriyorsa bu, yaygın tip olarak tanımlanır. Hastalık belirli durumları kapsıyorsa yaygın olmayan tip olarak adlandırılır. 

Paylaş
badge Onaylanmış İçerik

Verdiğimiz Bilgilere Güvenebilirsiniz

Bu içerik 360 Sağlık Tıbbi Yayın Kurulu tarafından onaylanmıştır. Tıbbi Yayın Kurulumuz, sağlık alanında güvenilir bilgiye erişim sağlamak amacıyla oluşturulmuş deneyimli doktor ve araştırmacılardan oluşan bir ekiptir.
Son güncelleme tarihi: 29.05.2024