Başta akciğeri ve genel sağlık durumunu ciddi şekilde etkileyen pulmoner hipertansiyon belirtileri yavaşça gelişir. Bu nedenle bireyler bu belirtilerin aylarca hatta bazen yıllarca farkına varamayabilir. Dolayısıyla hastalığı daha yakından tanımak, belirtilerini ve tanı süreçlerini öğrenmek, pulmoner hipertansiyonun ilk evrelerinde fark edilmesine yardımcı olabilir. Gelin, pulmoner hipertansiyon hakkındaki tüm detayları daha yakından inceleyelim.
Pulmoner Hipertansiyon Nedir?
Pulmoner hipertansiyon, akciğerlerdeki atardamarları ve kalbin sağ tarafını etkileyen bir yüksek tansiyon türüdür. Pulmoner hipertansiyon kansızlığa, perikarda aşırı sıvı birikmesine, akciğer atardamarlarında kan pıhtılarına ve aritmiye neden olabilir.
Pulmoner hipertansiyon hamileler için tehlikeli bir sağlık problemidir. Bu durum anne ve bebek için komplikasyonlara sebebiyet verebilir. Tedavisi yapılmayan pulmoner hipertansiyon hastalığı kalbin aşırı zorlanmasına neden olabilir ve bu durum hayati risklere yol açabilir.
Pulmoner hipertansiyonun evreleri şu şekilde sıralanabilir:
- Sınıf 1: Herhangi bir belirti görülmez.
- Sınıf 2: Hasta dinlenirken herhangi bir belirti görülmez. Ancak hasta günlük aktivitelerini yaparken nefes darlığı yaşayabilir.
- Sınıf 3: Hasta dinlenirken kendini iyi hissedebilir. Ancak yorgun hissettiği ve nefes darlığı yaşadığı için bazı günlük işlerini yapmakta güçlük çekebilir.
- Sınıf 4: Bu evrede hasta dinlenirken dahi pulmoner hipertansiyon belirtilerini yaşamaya başlar. Bunun yanı sıra bu belirtiler hareket hâlindeyken daha da kötüleşir.
Pulmoner Hipertansiyon Çeşitleri Nelerdir?
Pulmoner hipertansiyonun pek çok türü vardır. Türleri 5 grup altında incelenir. Bu grupları şöyle sıralayabiliriz:
- Grup 1: Pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH),
- Grup 2: Sol taraflı kalp rahatsızlığından kaynaklanan pulmoner hipertansiyon,
- Grup 3: Akciğer hastalığının neden olduğu pulmoner hipertansiyon,
- Grup 4: Akciğer atardamarındaki kronik kan pıhtılarından ya da tıkanıklıklarından kaynaklanan pulmoner hipertansiyon,
- Grup 5: Diğer sağlık koşullarının tetiklediği pulmoner hipertansiyon.
Bu grupların dışındaki pulmoner hipertansiyonun çeşitleriniyse şu şekilde detaylandırabiliriz:
Primer Pulmoner Hipertansiyon Nedir?
Akciğerlerde yüksek kan basıncının oluşması sonucunda primer pulmoner hipertansiyon gelişir. İdiyopatik pulmoner arteriyel hipertansiyon olarak da bilinen bu tür, akciğerlerdeki kan damarlarının daraldığı ve pulmoner arterdeki basıncın arttığı bir akciğer hastalığıdır. Kronik bir rahatsızlık olan primer pulmoner hipertansiyon tedavi edilmediği takdirde kalp yetmezliğine yol açabilen bir sağlık sorunudur.
Sekonder Pulmoner Hipertansiyon Nedir?
Sekonder pulmoner hipertansiyon altta yatan herhangi bir sağlık sorununa bağlı gelişebilir. Sol kalp hastalığına bağlı pulmoner hipertansiyon bu türe örnek verilebilir. Ayrıca KOAH, pulmoner emboli, uyku apnesi, bağ dokusu hastalıkları ya da HIV enfeksiyonu gibi pek çok sebep de bu rahatsızlığın gelişmesini tetikleyebilir.
Kronik Tromboembolik Pulmoner Hipertansiyon Nedir?
Kronik tromboembolik pulmoner, hayati riski olan ciddi bir sağlık problemidir. Pek sık rastlanmayan bir pulmoner hipertansiyon türü olan kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon akciğerde bulunan kan damarlarının kan pıhtılarıyla uzun süre tıkalı kalması sonucu oluşur. Bu sağlık probleminde kalbin sağ tarafında basınç daha yüksek olduğu için kan yeterli oksijeni içeremez. Kalp her ne kadar bu kanı akciğerlere ulaştırabilmek için çabalasa da kanın akciğerlerden geçebilmesi zaman alır. Böylece oksijen seviyelerinde düşüş görülmeye başlanır.
Eğer hastanın akciğerinde daha önce kan pıhtısı oluşmuşsa, yüksek tansiyon hastalığı varken kan pıhtısı oluşumu teşhis edilmişse veya akciğerlerde kan pıhtısı teşhisinden sonraki 6 ay boyunca pulmoner hipertansiyon görülürse bu rahatsızlığın görülme ihtimali de artar. Rahatsızlık genellikle akciğer atardamarlarında yer alan kan pıhtılarının temizlenmesini içeren ve açık cerrahi bir işlem olan pulmoner endarterektomi yöntemiyle tedavi edilir. Ayrıca ucunda minik balonların olduğu kataterler yardımıyla, daralmış damarları açabilmek için yara dokusunun kenara ittirilmesini içeren bir tedavi yöntemi olan pulmoner balon anjiyoplastisi de uygulanabilir.
Persistan Pulmoner Hipertansiyon Nedir?
Persistan pulmoner hipertansiyon, yenidoğanlarda görülür. Bu rahatsızlık her 1000 doğumun 2'sinde görülebilen bir rahatsızlıktır. Bebeğin doğumdan sonra yeterli miktarda oksijen alamamasına neden olabilen ciddi bir sorundur. Bebek anne karnındayken plasenta aracılığıyla oksijen alır. Bebeklerin akciğerlerine giden pulmoner damarlar doğdukları güne kadar kapalıdır. Bu nedenle kan akciğerleri atlayarak vücudun geri kalanına yayılır. Bebek doğduğundaysa akciğerler sıvı yerine havayla dolmaya başlar.
Akciğerlerin havayla dolmasıyla kalpten akciğerlere doğru kanı götüren kan damarlarında genişleme olur. Ancak doğumda bu sürecin olumsuz etkilenmesine neden olabilecek bir sorunun gelişmesi kan damarlarının düzgün şekilde genişlememesine neden olabilir. Kan damarlarının genişlememesi de kanın oksijen alabilmek için akciğerlere ulaşabilmesini engeller. Bu durumda beyne ve diğer organlara yeterli miktarda oksijen iletilemez.
Persistan pulmoner hipertansiyonun nedeni tam olarak bilinemese de bebeğin akciğerlerinde bulunan kan damarlarının yanlış gelişmesi, tam gelişmemiş ya da dış ortama uyum sağlayamamış olmasından kaynaklanabilir.
Pulmoner Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?
Hafif pulmoner hipertansiyon herhangi bir belirti göstermeyebilir. Ancak bu rahatsızlığın ileri evrelerinde hastada bazı belirtiler görülmeye başlanabilir. Gittikçe kötüleşen bu belirtiler, hastanın günlük işlerini yapmasını zorlaştırabilir. Pulmoner hipertansiyonun ilk belirtisi, hastanın günlük aktivitelerini gerçekleştirirken nefes darlığı çekmeye başlamasıdır.
Nefes almada zorluk yaşama ve yorgun hissetme gibi belirtiler diğer pek çok sağlık sorununda da görülebilen ortak belirtilerdir. Pulmoner hipertansiyonun daha ileri evrelerindeki belirtiler ortaya çıkana dek hasta durumunu fark etmeyebilir. Bu nedenle hastaya pulmoner hipertansiyon tanısı konmakta gecikilebilir.
Bu rahatsızlıkta görülen semptomları şu şekilde sıralanabilir:
- Baş dönmesi ve bayılma,
- Karnın sağ üst kısmında ağrı hissi,
- Göğüste ağrı ya da baskı,
- Kalp atışında hızlanma veya çarpıntı hissi,
- Ciltte ve dudaklarda oluşan mavimsi renk,
- İştah kaybı,
- Tükenmişlik hissi,
- Ayak bileklerinde, bacaklarda ve/veya karında oluşan şişlik.
Bebeklerde Pulmoner Hipertansiyon Belirtileri
Bebeklerde görülen pulmoner hipertansiyon belirtileriyse şunlardır:
- Düşük kan basıncı (Hipotansiyon),
- Hızlı kalp atışı,
- Ekstra veya anormal kalp sesleri (Kalp üfürümü),
- Bebeğin cildinin maviye benzer bir renge dönmesi (Siyanoz),
- Hızlı veya yavaş nefes alma, homurdanma ve geri çekilme gibi bazı solunum problemleri,
- Kandaki oksijen seviyesinin düşük olması.
Pulmoner Hipertansiyon Neden Olur?
Pulmoner hipertansiyonun pek çok nedeni olabilir. Bu rahatsızlığın sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:
- Kalbin sol tarafında oluşan kalp yetmezliği,
- HIV enfeksiyonu,
- Kalp kapakçığı hastalığı,
- Bazı ilaçların kullanımı,
- Akciğerde oluşan kan pıhtıları (Pulmoner emboli),
- Kalpte delik olması gibi doğuştan gelen kalp rahatsızlıkları,
- Skleroderma gibi bağ dokusu hastalıkları,
- Romatoid artrit gibi akciğerlere zarar veren otoimmün hastalıklar,
- Kanda uzun süre oksijen seviyesinin düşük olması,
- Uyku apnesi,
- İleri evre karaciğer hastalıkları,
- KOAH gibi akciğer rahatsızlıkları.
Tüm bu nedenlerin dışında Eisenmenger sendromu da pulmoner hipertansiyona neden olan bir tür konjenital kalp hastalığıdır. Kalp odacıklarının arasında onarılmamış delikler gelişebilir. Bu delikler kalpteki kanın yanlış şekilde dolaşmasına sebep olur. Kan, vücutta dolaşabilmesi için akciğerlere gider ve zaman içinde pulmoner hipertansiyon gelişmeye başlar.
Pulmoner Hipertansiyon Nasıl Teşhis Edilir?
Pulmoner hipertansiyon teşhisi için bir dizi test uygulanır. Bu testler şunlardır:
- Elektrokardiyogram (EKG): Pulmoner hipertansiyon EKG ile teşhis edilebilen bir hastalıktır. EKG, kalbin elektriksel aktivitesini kaydederek bireyin kalp atışındaki değişiklikleri gösterebilen bir görüntüleme yöntemidir.
- Kan Testleri: Pulmoner hipertansiyonun altında yatan sağlık problemini bulmaya yardımcı olan kan testleri, rahatsızlığı tespit etmeye ve olası komplikasyonları anlamaya yardımcı olabilir.
- Ekokardiyogram: Pulmoner hipertansiyonun teşhis edilmesi ve tedavinin işe yarayıp yaramadığını anlamak amacıyla uygulanan bir testtir. Ekokardiyogram, ses dalgalarıyla kalbin renkli görüntülerini oluşturmak için kullanılan bir yöntemdir. Akciğer atardamarlarının basıncı hakkında bilgi sahibi olmak ve kalbin kanı pompalama yeteneğini öğrenmek için kalp bu görüntüleme yöntemiyle incelenebilir.
- Göğüs Röntgeni: Kalbin, akciğerin ve göğsün resimlerini oluşturan göğüs röntgeni, pulmoner hipertansiyonun altında yatabilen nedenlerden biri olan akciğer hastalığını teşhis etmek amacıyla uygulanır.
- Sağ Kalp Kateterizasyonu: Bu test ekokardiyogram yöntemi sayesinde konulan pulmoner hipertansiyon tanısını doğrulamak için yapılır. Bu yöntemde kardiyolog hastanın boynundaki bir kan damarına kateter olarak bilinen ince ve esnek bir tüp yerleştirilir. Ancak kateter boynun yanı sıra kola ya da kasığa da yerleştirilebilir. Kateter yerleştirildikten sonra yavaşça kalbin sağ alt odasına doğru ilerletilip pulmoner artere doğru yönlendirilir. Bu işlem sırasında ana pulmoner arterlerdeki ve sağ ventriküldeki kan basıncı ölçülebilir.
"Pulmoner hipertansiyon nasıl ölçülür?" sorusu bu şekilde yanıtlanabilir. Ancak bu testlerin yanı sıra akciğerlerin ve pulmoner arterlerin durumunu kontrol etmek için başka testler yapılarak rahatsızlığın altında yatan nedenler daha net şekilde incelenebilir. Yapılabilecek testleri şöyle sıralayabiliriz:
- Akciğer Biyopsisi: Nadiren de olsa akciğerden biyopsi örneği alınabilir.
- Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): MRI yönteminde manyetik alanlar ve radyo dalgaları kullanılarak akciğer atardamarlarındaki kan akışı görüntülenebilir. Bunun yanı sıra MRI sayesinde kalbin sağ alt odasının iyi çalışıp çalışmadığı da anlaşılabilir.
- Egzersiz Stres Testleri: Hastanın koşu bandı ya da sabit bir bisikleti kullanırken kalp atışının izlenmesini içeren bir test türüdür. Bu test sayesinde hastanın kalbinin egzersiz esnasında verdiği tepkiler incelenebilir.
- Ventilasyon/perfüzyon (V/Q) Taraması: Damardan radyoaktif bir izleyici (IV) verilerek uygulanan bu testte kan akışı takip edilir. Bunun yanı sıra akciğerlere hava akışını gösteren bir izleyici de solunabilir. Ventilasyon/perfüzyon (V/Q) taramasıyla kan pıhtılarının pulmoner hipertansiyona neden olup olmadığı anlaşılır.
- Akciğer Fonksiyon Testi: Hastanın özel bir cihaza üflemesiyle yapılan bu test akciğerlerin ne kadar hava tutabileceğini ölçmeye ve havanın akciğerlere nasıl girip çıktığını göstermeye yardımcı olur.
- Uyku Çalışması: Hastanın uyurken beyin aktivitesini, kalp atış hızını, kan basıncını, oksijen seviyelerini ve diğer faktörleri ölçmeye yardımcı olan bir testtir. Uyku çalışmasıyla hastanın pulmoner hipertansiyonun altında yatan nedenin uyku apnesi olup olmadığı teşhis edilebilir.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT) Taraması: Vücudun belli bölümlerinin kesitsel görüntülerini oluşturmak amacıyla X-ışınları kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Bu yöntemde kan damarlarını daha net şekilde görüntüleyebilmek için kontrast adı verilen bir tür boya hastaya enjekte edilebilir. Kardiyak BT taraması olarak da bilinen kalp BT taraması, kalbin boyutunu ve pulmoner arterlerde olan tıkanıklıkları göstermeye yardımcı olur. Bu tarama testi pulmoner hipertansiyonun altında yatan nedenler arasında yer alan KOAH ve pulmoner fibrozis gibi akciğer hastalıklarının tanısının konulmasını sağlar.
Pulmoner Hipertansiyon Tanı Kriterleri Nelerdir?
Pulmoner hipertansiyon, rutin fiziksel muayene sırasında pek rastlanmayan bir sağlık problemi olduğu için erken teşhis edilmesi genellikle zordur. Ayrıca ileri derecede pulmoner hipertansiyon hastası olan bir bireyin semptomlarıyla diğer kalp ve akciğer rahatsızlıklarının belirtileri de benzerlik gösterebilir.
Pulmoner hipertansiyon tanı kriterleri arasında bu hastalıkta sık görülen nefes darlığı, baş dönmesi ve yorgunluk yer alabilir. Doktor pulmoner hipertansiyon tanısı koyabilmek için testlerin yanı sıra hastayı detaylı bir muayeneye tabi tutar. Doktor muayene sırasında hastaya aile öyküsü, geçirdiği rahatsızlıklar ve operasyonlar, genel sağlık durumu, ilaç kullanımı hakkında birtakım sorular sorar. Ayrıca hastalığın kesin tanısı için sağ kalp kateterizasyonu ve vaoreaktivite testi yapılabilir. Test sırasında pulmoner arter basıncı, PKUB ve sağ kalp basınçları ölçülür.
Pulmoner Hipertansiyon Tedavisi
Pulmoner hipertansiyonun tamamen tedavi edilebilmesi mümkün değildir. Ancak uygulanabilecek bazı tedavi yöntemleri sayesinde rahatsızlığın belirtilerinin hafifletilmesine ve hastanın bu sağlık durumunu yönetmesine yardımcı olunabilir. Ayrıca bu sağlık sorununa neden olan diğer rahatsızlıklar için tedavi uygulanabilir.
Örneğin akciğer atardamarlarının tıkanmasına neden olan kan pıhtıları pulmoner hipertansiyonun altında yatan nedense daha fazla pıhtı oluşmasının önüne geçebilmek amacıyla doktor tarafından bazı ilaçlar reçete edilebilir. Bunun yanı sıra pulmoner endarterektomi olarak bilinen bir pulmoner hipertansiyon ameliyatı da uygulanabilir.
Tüm bunlarla birlikte pulmoner hipertansiyon tedavisi için uygulanabilecek yardımcı diğer yöntemler şu şekilde sıralanabilir:
- Oksijen tedavisi,
- Deri altına damar yolu açılarak verilen ilaçlar,
- Ayaklardaki şişliği azaltan ilaç kullanımı,
- Solunarak kullanılan ilaçlar.
Yenidoğan Pulmoner Hipertansiyonun Tedavisi
Yenidoğan pulmoner hipertansiyonun tedavisinin amacı, olası ciddi komplikasyonlara engel olmak amacıyla bebeğin organlarına oksijen akışını artırmaktır. Bebeklerde uygulanan tedavileri şöyle detaylandırabiliriz:
- Ekstrakorporeal Membran Oksijenasyonu (EKMO): Bebeğin ciddi bir kalp ya da akciğer yetmezliği yaşaması durumunda sağlık personeli tarafından bebeğin beynine ve vücuduna geçici olarak oksijen veren bir EKMO makinesinin kullanılmasını içeren tedavi yöntemidir.
- Tansiyon Desteği: Bu yöntem bebeğe damar yolu aracılığıyla tansiyon ilacı verilmesini içerir.
- Oksijen: Bebeğe burun aparatları, burun kanülü ya da maske yoluyla %100 oksijen verilebilir.
- Nitrik Oksit: Bebeğin akciğerlerinde yer alan kan damarlarını genişletmeye yardımcı olmasının yanı sıra bebeğin akciğerlerine giden kan akışını da iyileştiren bir gazdır.
- Mekanik Ventilasyon: Bebeğin soluk borusuna bir tüp yerleştirilir. Bu sayede bebek nefes alıp verme işlemini daha kolay gerçekleştirebilir.
- Yüksek Frekanslı Salınımlı Ventilasyon: Bebeğin kanındaki oksijen seviyesinin iyileşmesine yardımcı olabilen bir tedavi yöntemdir.
- Sürekli Pozitif Hava Basıncı (CPAP): Oksijeni akciğerlere nazikçe ileten bir makine yardımıyla uygulanır.
- Nazal Kanül: Bebeğin burun deliklerine minik bir tüp yerleştirilerek bebeğe oksijen verilir.