Yükleniyor...
logo

HIV (AIDS) Belirtileri Nelerdir? Nasıl Bulaşır? Tedavisi

HIV (AIDS) Belirtileri Nelerdir? Nasıl Bulaşır? Tedavisi

Bağışıklık sistemi vücudun doğal savunma mekanizmasıdır. Hastalanmayı önleyen ya da hastayken iyileşmeyi destekleyen bu sistemin güçlü olması vücut için büyük önem taşır. HIV (AIDS), bağışıklık sistemine saldıran bir virüstür. Erken tanıyla ve etkili tedavi yöntemleriyle zararın azaltılması ve bireyin sağlıklı bir hayat yaşaması mümkün olabilir. Gelin, HIV hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için "AIDS hastalığı nedir?", "HIV belirtileri ne zaman ortaya çıkar? AIDS hastalığı geçer mi?" gibi soruların cevaplarını inceleyelim.

HIV (AIDS) Nedir?

HIV, "İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü" anlamına gelir ve bu virüs vücudun bağışıklık sistemine saldıran bir çeşit enfeksiyondur. HIV çoğalmak ve vücuda yayılmak için CD4 hücreleri adı verilen bağışıklık hücrelerini kullanır. AIDS ise "Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu" anlamına gelir ve vücudun bağışıklık sisteminin HIV enfeksiyonu nedeniyle ciddi şekilde hasar görmesi durumudur.

HIV, vücudun enfeksiyonla savaşmasına yardımcı olan beyaz kan hücrelerine saldırarak bağışıklık sistemine zarar verir. HIV tedavi yöntemleri uygulanmadığında bağışıklık sistemini ciddi şekilde zayıflatır ve yıllar içinde AIDS'e dönüşebilir. Yani AIDS, HIV enfeksiyonunun en ileri evresidir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre bu virüsü taşıyan bireylerden %81.5’i erkek, %18.5’i kadındır. HIV bulaşma yüzdesi en yüksek yaş grupları sırasıyla 25-29 ve 30-34'tür.

HIV Evreleri Nelerdir?

HIV ilaç kullanımıyla tedavi edilmediği takdirde enfeksiyon aşamalar hâlinde ilerler. Bu aşamalar şöyle özetlenebilir: 

Virüsün Bulaşması: HIV bireyler arasında cinsel yolla, kan yoluyla ya da anneden bebeğe taşınarak bulaşabilir. Bir bireye HIV bulaştığında virüs ömür boyu bireyin vücudunda kalır. Enfeksiyonun kan yoluyla bulaşması durumunda vücuda alınan virüs miktarı daha fazladır. Bu durumda hastalık 6-7 yıl içinde ortaya çıkar. Cinsel temas yoluyla bulaşma durumundaysa hastalığın ortaya çıkış süresi 1 yıldan 12 yıla kadar sürebilir.

Primer HIV Enfeksiyonu (Akut HIV Enfeksiyonu) Evresi: HIV bireyin vücuduna girdikten sonra 1 ila 6 hafta içerisinde ilk çoğalma dönemindedir. Bu dönemden itibaren birey artık bulaştırıcıdır. Görülen belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ve belirtiler HIV enfeksiyonuna özgü olmayabilir. Gribe benzeyen, üst solunum yolu enfeksiyonu gibi bulgulara rastlanabilir. Semptomlar genellikle 2 ila 4 hafta içerisinde kendiliğinden geçer. HIV tanısı alan bireylerin birçoğu bu evreyi geçirdiğini fark etmez. Hatta bazı bireylerde hiçbir belirti oluşmayabilir.

Serokonversiyon Evresi: Virüs vücuda girdikten sonra 6 ila 12 hafta içerisinde yaşanan evredir. Bu evrede bağışıklık sistemi virüsle savaşmak için antikor üretmeye başlar. Serokonversiyon döneminde bireyin bulaştırıcılığı yüksek olabilir.

Asemptomatik Dönem: Virüsün vücuda girişinden itibaren klinik olarak enfeksiyonun ortaya çıktığı döneme kadar olan süreye asemptomatik dönem adı verilir. Bu dönem belirtilerin görülmediği, sessiz ve bulgusuz dönem olarak tanımlanır. Ortalama 8-10 yıl kadar sürdüğü gözlemlense de bu evrenin süresi değişiklik gösterebilir. Bu dönemde HIV, CD4 hücrelerini kullanarak çoğalmaya ve CD4 hücrelerini azaltmaya devam eder. İstatistiklere göre HIV en çok bu evrede yayılır. Birey HIV pozitif olduğunu henüz bilmediği ve HIV tedavisi almadığı için bulaştırma olasılığı daha yüksektir.

Erken Semptomatik Dönem: Bireydeki belirtilerin doktora başvurmasına neden olabilecek kadar ilerlediği dönemdir. Birçok bireyin HIV testi yaptırdığı ve HIV tanısı aldığı evre erken semptomatik dönemdir.

Geç Semptomatik Dönem (AIDS): Bağışıklık sisteminin HIV sebebiyle savunma görevini yerine getiremediği, fırsatçı enfeksiyon olarak tanımlanan çeşitli enfeksiyonların ve kanser türlerinin görülmeye başladığı evredir. Bu AIDS evresinde fırsatçı enfeksiyonların tanısı, tedavisi ve önlenmesi önemlidir. Zaman kaybetmeden tedaviye başlanması gerekir.

İleri Evre: Bu dönemde CD4 bağışıklık hücrelerinin sayısı 50/mm³'ün altında bir seviyeye düşer. İleri evreden sonra AIDS'le ilişkili hastalıkların görülme sıklığı artar. Hem HIV hem HIV sebebiyle görülen enfeksiyonlar, kanserler ve bunların tedavisi vücuttaki birçok sistemi etkilemeye devam eder.

HIV (AIDS) Belirtileri Nelerdir?

HIV belirtileri enfeksiyonun evresine bağlı olarak değişiklik gösterir. Enfekte olduktan sonraki ilk birkaç haftada bireyde herhangi bir semptom görülmeyebilir. Virüsün bulaştığı bireylerin çoğu enfeksiyondan 2-6 hafta kadar sonra ortaya çıkan grip gibi kısa bir hastalık geçirir. Bu sebeple HIV'in ilk belirtisi grip belirtileriyle aynı seyredebilir.

HIV'in yaygın görülen bazı belirtileri şöyle sıralanabilir: 

  • Ateş,
  • Titreme,
  • Yorgunluk,
  • Baş ağrısı,
  • Boğaz ağrısı,
  • Lenf bezlerinde şişme,
  • Kas ağrısı,
  • Gece terlemesi,
  • Deri döküntüsü.

Kısa bir hastalık döneminden sonra bu belirtiler ortadan kalkabilir ve 8-10 yıl boyunca herhangi bir HIV belirtisine rastlanmayabilir. Bu zaman içerisinde virüs aktif olmaya ve bağışıklık sisteminde hasara sebebiyet vermeye devam eder. Bağışıklık sistemi hasar gördükten sonra ortaya çıkabilen AIDS belirtileri şu şekilde olabilir:

  • Sık sık ve kolay hastalanma,
  • Yüksek ateş,
  • Aşırı kilo kaybı,
  • Kronik ishal,
  • Şişmiş lenf düğümleri,
  • Uzun süren öksürük,
  • Kalıcı döküntüler,
  • Ağız ve cilt problemleri,
  • Tekrarlayan yaygın uçuklar,
  • Genital bölgede oluşan yara ve siğiller,
  • Diğer enfeksiyonlar.

Bu belirtiler HIV'in vücudun bağışıklık sistemini zayıflattığını ve vücudun enfeksiyonlarla mücadele gücünün azaldığını gösterir. HIV enfeksiyonu tedavi edilmediğinde bazı hastalıklara yol açabilir. Bu hastalıklardan bazıları şunlardır: 

  • Tüberküloz,
  • Kriptokokal menenjit,
  • Şiddetli bakteriyel enfeksiyonlar,
  • Ağız ülseri,
  • Cilt mantarı,
  • Lenf kanseri,
  • Kaposi sarkomu,
  • Makat kanseri.

Belirtilerin şiddeti, şekli ve süresi kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. HIV belirtileri erkeklerde ve kadınlarda genellikle benzer seyreder. Kadınlarda HIV belirtilerine ek olarak âdet döngüsü değişiklikleri yaşayabilir. Kadınlar âdet dönemlerini normalden daha hafif, daha ağır geçirebilir ya da hiç âdet görmeyebilirler.

HIV (AIDS) Nasıl Bulaşır?

HIV, virüs taşıyan bireyin belirli vücut sıvılarıyla teması sonucunda bulaşır. Bu sıvılar sperm, vajinal ve rektal sıvılar, kan ya da anne sütü olabilir. Yaygın görülen bazı HIV bulaşma yolları şöyle sıralanabilir: 

  • HIV pozitif bir bireyle korunmasız cinsel ilişki yaşamak,
  • İğnelerin, şırıngaların veya diğer enjeksiyon ekipmanlarını HIV pozitif bir bireyle ortak kullanmak,
  • HIV pozitif annenin bebeği gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmesi.

HIV vakalarında cinsel yolla bulaşma oranı, bulaşma sebeplerinin arasında %95.6 ile ilk sıradadır. Daha sonra gelen damar içi madde kullanımı yoluyla bulaşma oranı %2 ve anneden bebeğe geçiş yoluyla bulaşma oranıysa %1.2’dir.

HIV'in bulaşmasına sebep olabilecek daha az yaygın durumlar şu şekilde örneklendirilebilir:

  • Uygun şekilde dezenfekte edilmemiş ortak bir iğneyle dövme yaptırmak,
  • Sterilize edilmemiş jilet veya bıçak gibi bir nesnenin ortak kullanımı,
  • Güvenli olmayan kitlerle yapılan kan, organ ve doku nakilleri.

HIV'in Bulaşmasına Sebep Olmayacak Durumlar

"HIV ya da AIDS tükürükle bulaşır mı?", "HIV tuvaletten bulaşır mı?", "Yaradan HIV bulaşır mı? ve "AIDS ağızdan bulaşır mı?" gibi merak edilen tüm sorular için HIV'in hangi yollarla bulaşıp bulaşmayacağını bilmekte fayda vardır. HIV ter, idrar veya tükürük yoluyla bulaşmaz. Vücutta açık bir kesik ya da yara olmadığı sürece ciltten geçemez.

Virüsün bulaşmasına sebep olmayan bazı durumları şu şekilde sıralayabiliriz: 

  • Dokunmak,
  • Sarılmak,
  • Öpmek,
  • El sıkışmak,
  • Aynı havayı solumak,
  • Gözyaşıyla temas,
  • Terle temas,
  • Ortak tuvalet kullanımı,
  • Ortak banyo veya yüzme havuzu kullanımı,
  • Tabak, çatal, kaşık, bıçak ve bardak gibi eşyaların paylaşılması,
  • Giysilerin ortak kullanılması,
  • Kapı kolu gibi alanlara dokunulması,
  • Evcil hayvanlar,
  • Böcek veya sinek ısırması.

HIV (AIDS) Nasıl Teşhis Edilir?

HIV'in erken teşhisi tedaviye daha erken başlanmasını sağlarken virüsün başkalarına bulaşma olasılığını da azaltır. HIV taşıyıcısıyla bulaşa sebep olacak bir temasta bulunulduysa veya HIV belirtilerinden birkaçı fark edildiyse HIV testi yaptırılabilir. HIV döküntüsü gibi cilt belirtileri başka hastalıklarda da görülebilir. Bazı bireylerde belirti ortaya çıkmayabileceğinden bireyin virüsü alıp almadığından emin olmasının tek yolu test yaptırmaktır.

"HIV testi nerede ve nasıl yapılır?" sorusuna cevap olarak, HIV/AIDS testleri eğitim araştırma hastanelerinde, devlet hastanelerinde, özel hastanelerde ve aile sağlığı merkezlerinde yaptırılabilir. Bireylerin olumsuz tutumlarla ve ayrımcılıkla karşılaşmalarına engel olmak için HIV enfeksiyonunun bildiriminde hastaların güvenliği ve kişi hakları esas alınır. Bu nedenle yeni tespit edilen HIV pozitif bireylerin ve tedavi sürecindeki bireylerin kimlik bilgileri saklanır ve kodlanarak bildirilir.

HIV tanısı kan veya tükürük testleriyle konulabilir. HIV'in vücutta saptanabilir hâle gelmesi için beklenmesi gereken bir süre vardır. Son riskli temastan 45 gün sonra yapılan testlerin güvenilirlik oranı %99’dur. Doktor uygun bir sürenin ardından bireye hangi testin yapılacağına karar vererek bazı testler önerebilir. HIV teşhisi için kullanılan testlerden bazıları şunlardır:

  • Antikor Testleri: Bağışıklık sistemi HIV'e maruz kaldığında antikor üretmeye başlar. Antikor testleriyle HIV'e karşı üretilen bu antikorları kanda veya tükürükte tespit etmek mümkündür. Çoğu durumda vücudun enfeksiyona karşı antikor üretme süresi 4 haftayı bulabilir. HIV'in vücuda girdiği andan antikor üretilmeye başlanan ana kadar geçen bu süreye pencere dönemi adı verilir. Antikor testleri, HIV'i enfeksiyona maruz kalındıktan hemen sonra tespit edemeyebilir. Bu sebeple antikor testleri nadiren kullanılır.
  • P24 Antijen Testleri: HIV'e maruz kaldıktan sonraki birkaç haftalık sürede virüsün içinde bulunan antijenler kanda ortaya çıkar. Antijen testleri kan alınarak yapılır ve HIV'e ait yapısal bir protein olan P24 proteinini tespit eder. P24’ün kanda tespit edilebilir seviyeye gelmesi 1-2 ayı bulabilir. Bu sebeple bu testler nadiren kullanılır.
  • Combo Testler: Antikora ve antijene aynı anda bakılan kombinasyon testlerdir. Günümüzde en sık başvurulan yöntemdir. 4. jenerasyon testler olarak adlandırılan bu testler bulaşma durumundan itibaren 4 hafta sonra en az %95 doğruluk oranıyla sonuç verir. Negatif sonuç alınsa da bağışıklık sisteminin geç tepki gösterme olasılığı sebebiyle 3. ayın sonunda tekrar HIV testi yaptırılması önerilir.
  • Viral Yük Testi: Bu test kanda doğrudan HIV enfeksiyonu arar. HIV RNA PCR testi olarak da adlandırılır. Riskli temastan sonraki 3. günden itibaren uygulanabilir. Viral yük testi, doktorun yakın zamanda yüksek bulaş riski tespit edilmesini gerekli gördüğü durumlarda yapılır. 
  • Hızlı Testler ve Ev Testleri: Hızlı testler minimum düzeyde laboratuvar ekipmanı gerektiren ya da hiç gerektirmeyen testlerdir. Hızlı sonuç veren bu testlerin tanısal duyarlılığı daha düşüktür.

HIV (AIDS) Tedavisi

HIV enfeksiyonunun henüz kesin bir tedavisi yoktur. Bununla birlikte HIV önleme, tanı ve tedavi hizmetleri sayesinde HIV enfeksiyonu yönetilebilir bir hastalıktır. HIV ile yaşayan bireyler uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler.

Antiretroviral ilaçlar yoluyla uygulanan HIV tedavisine antiretroviral tedavi (ART) adı verilir. Bu tedavi yöntemi HIV enfeksiyonunun kontrol altına alınmasını sağlayan ilaç gruplarının kullanılmasını içerir. HIV ilaçlarının bir kombinasyonu olan ART tedavisinde ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır. Bu ilaçlar hastalığın kesin tedavisini sağlamaz ancak virüsün vücutta çoğalmasını kontrol altına alır ve bağışıklık sisteminin zayıflamasını önler. Bu sayede AIDS'in ortaya çıkması engellenebilir. Antiretroviral ilaçlar doktor önerisiyle alınmalıdır. HIV ile yaşayan bir birey etkili bir antiretroviral tedavi aldığında hastalığın bulaşıcılık riskini düşürür.

HIV ile Yaşamak

HIV testinin sonucunun pozitif çıkması beraberinde bazı sorular getirebilir. Bu durumlarda HIV’in gelişmiş ilaç tedavisiyle kontrol altına alınabilen bir virüs olduğu hatırlanabilir. HIV pozitif bireyler herkes kadar uzun ve sağlıklı bir hayat yaşayabilirler. Doğru tedavi yöntemleri sayesinde birçok HIV pozitif birey AIDS hastası olmadan yaşayabilir.

HIV tedavisine mümkün olan en kısa sürede başlanması oldukça önemlidir. Tedavi süreci bir doktor gözetiminde sürdürülmeli ve doktorun verdiği tüm öneriler dikkate alınmalıdır. HIV tedavisinin etkili olabilmesi için düzenli kan testleriyle ölçümler yaptırılması önemlidir. Cinsel deneyimler, alkol ve sigara kullanımları ve diğer alışkanlıklar hakkında doktora doğru bilgiler vermek, hastaya uygun bir tedavi planı oluşturulmasında ve hastalığın takibinde önem teşkil eder.

Bireyin bazı günlük alışkanlıklarını düzenlemesi HIV ile yaşamayı daha kolay hâle getirebilir. Bu konuda işe yarayabilecek bazı yaşam değişiklikleri şöyle sıralanabilir: 

  • Sağlıklı beslenmek,
  • Düzenli egzersiz yapmak,
  • Dinlenme rutinleri oluşturmak,
  • Zararlı alışkanlıklardan uzak durmak,
  • Enfeksiyonlara karşı dikkatli olmak,
  • Destek gruplarından ya da doktorlardan sosyal ve psikolojik destek almak.

HIV'den Korunma Yöntemleri

HIV önlenebilir bir hastalıktır. HIV bulaşma riskini azaltmak için bireyin virüsün nasıl yayıldığı konusunda bilinçli olması ve belirli aktiviteler sırasında kendini koruması gerekir. Bunun için dikkat edilebilecek bazı konuları şöyle sıralayabiliriz: 

  • Korunmasız cinsel temastan kaçınmak,
  • Cinsel ilişki sırasında kondom kullanmak,
  • Başka birinin kanıyla herhangi bir temastan kaçınmak,
  • Test edilmemiş ve netliği olmayan kan nakli yaptırmamak,  
  • Tek kullanımlık steril enjektör ve cerrahi malzemeler kullanmak,
  • Dövme aletleri, akupunktur gibi kesici ve delici aletleri iyi dezenfekte etmek,
  • Anne HIV pozitifse bebeğin anne tarafından emzirilmemesi.

Sıkça Sorulan Sorular

Kadından erkeğe HIV bulaşma riski nedir?

Korunmasız cinsel ilişki tüm bireyler için bulaşma riski taşır. Kadınların HIV enfeksiyonuna yakalanma olasılığı erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazladır. Bunun nedeni kadın ve erkek bedeni arasındaki bazı anatomik farklılıklardır.

Normal kan testinde HIV çıkar mı?

HIV, standart bir kan tahlilinde ortaya çıkmaz. HIV/AIDS enfeksiyonun tanısı hastalığa özgü laboratuvar testleriyle konulabilir.

HIV ve HPV farkı nedir?

HPV ve HIV'in ortak özelliği cinsel temas yoluyla bulaşabilen viral enfeksiyonlar olmalarıdır. HPV'de virüs cildi hedef alır ve belirtiler ciltte görülür. HIV'de ise virüs bağışıklık sistemini hedef alır ve enfeksiyon riskini artırır.

HIV aşısı var mıdır?

Çalışmalar devam etse de HIV enfeksiyonunu önleyecek bir aşı henüz mevcut değildir.

HIV pozitif nedir? HIV negatif nedir?

HIV pozitif olmak bireyin vücudunda HIV'in bulunması demektir. HIV negatif olmak bireyin vücudunda bu virüsün bulunmaması demektir.

HIV yalancı pozitif nedenleri nelerdir?

Yalancı ya da yanlış pozitiflik kanda HIV kaynaklı antikorlar oluşmuş olmasa bile test sonucunun bir başka antikora bağlı olarak pozitif sonuç bildirmesidir. Bu nedenle tüm pozitif sonuçlar başka bir testle doğrulanmalıdır.

HIV sivilce yapar mı?

HIV'in yaygın belirtileri arasında sivilce oluşumu yoktur. Maymunçiçeği virüsünden kaynaklanan enfeksiyonların %41'ini HIV ile yaşayanlar oluşturur. Bu hastalıkta yüz de dâhil olmak üzere vücudun bazı bölgelerinde sivilce benzeri kabarcıklar görülebilir. Bu sebeple maymunçiçeği enfeksiyonu yaşayan HIV'li bireylerde de sivilce görülebilir.

Paylaş
badge Onaylanmış İçerik

Verdiğimiz Bilgilere Güvenebilirsiniz

Bu içerik 360 Sağlık Tıbbi Yayın Kurulu tarafından onaylanmıştır. Tıbbi Yayın Kurulumuz, sağlık alanında güvenilir bilgiye erişim sağlamak amacıyla oluşturulmuş deneyimli doktor ve araştırmacılardan oluşan bir ekiptir.
Son güncelleme tarihi: 01.08.2024